4 Mayıs 2017 Perşembe

ARAPÇANIN ÇOCUKLAR İÇİN ÖNEMİ

                                                                                   بِسْــــــــــــــــــــــمِ اﷲِارَّحْمَنِ ارَّحِيم

                                ARAPÇANIN ÖNEMİNDE SAHABELERİN TUTUMU 

          Bildiğimiz gibi, fertlerin ve toplumların maddi ve manevi her alanda yükselip ilerlemelerini temin eden unsurların başında ilim ve Arapçayı öğrenmek gelmektedir. En keskin silah ilim en keskin dil Arapçadır. Bu sebeple dinimiz ilme ve Arapçaya, okumaya ve öğrenmeye büyük değer vermiş; ilim tahsilini her Müslümana farz kılmıştır. Kulları içinde Allah'tan gerektiği şekilde ilim sahipleri korkar!" gibi ayetlerle ilim sahiplerini diğer insanlardan ayırıp yükseltmiştir. Günümüzde Arapça olmadan edinilen ilim yetersizdir. "Velâ tekün minelcâhilîn!" (Sakın câhillerden olma!), "Ve a'rid anilcâhilîn!" (Câhillerden yüz çevir!) manasındaki pek çok ayette cehaleti ve bilgisizliği kötülemiştir. Kur'ân-ı Kerîm'e göre her türlü kötülüğün, batıl inanç ve sapık düşüncelerin, hatta şirkin ve küfrün gerçek sebebi cehalettir. Arapça denizinde yüzüp cahil kalmak imkansızdır.
           Sahabelerimizin de Arapçaya verdikleri önem ortadadır. Bunları birkaç örnekle ele alacak olursak, size geçmişimizde yaşanmış olan bazı hadiselerden bahsetmek isterim. 
-Hz. Ömer bir gün ok atışı yapan bir grup çocuğa rastlamıştı. Çocuklardan birisi konuşma esnasında "Ya Emîra'l-Mü'minin! Innenâ Kavmun Müteallimîn" diyerek cümlenin son kelimesinde gramer hatası yapmıştı. Hâlbuki kelimenin telaffuzu "müteallimûn" şeklinde ol­malıydı. Bu hata üzerine Hz. Ömer hemen öfkelenmiş ve şöyle demişti: "Vallahi sizin ok atışında yaptığınız bir yanlışlık benim yanımda dilinizde yaptığınız bir hatadan daha sevimli ve daha hafiftir." Müslüman çocukların bu tür dil bilgisi eksikliğinden kaynaklanan hataları çoğalınca, Hz. Ali (r.a.) bu problemin üzerinde durdu. O, bu hataların büyümesinden endişe ettiği için derhal alimlerden dil kaidelerini sistemleştirmelerini ve bunları çocuklara öğretmelerini istedi.
          
          Ebu'l-Esved ed-Düelî'ye birgün kızı "Gökyüzü ne kadar güzel" manasında "Mâ Ahsene es-Semâ" diyeceği yerde, yanlışlıkla "Gökyüzünün en güzel varlığı nedir?" anlamına gelen "Mâ Ahsenu's-Semâ?" demişti. Bu soruya babası:
“Yıldızlarıdır, cevabını verince kızı şöyle dedi:
"Ben bunu kastetmemiştim. Ben, gökyüzündeki varlıkları değil, ona duyduğum hayranlığı kastetmiştim." dedi. Genç nesilde bu tür dil hatalarını gören Ebu'l-Esved, halife Hz. Ali'ye giderek durumu bildirmişti. Bunun üzerine Hz. Ali, Ebu'l-Esved’e yazı malzemeleri vererek ondan  Arapça gramer bilgilerini sistematik hale getirmesini istedi.
         
         Görüyorsunuz konuşma dilinde bile küçücük hatalar bu kadar büyük anlam değişikliği yapıyorken acaba Arapça eğitimi almamış çocuklarımız nasıl okuyor Kur-an’ı … Ne tür anlam değişiklikleri yapıyorlar, belki de ayetlerin anlamlarını değiştiriyorlar bunu hiç düşündünüz mü? Aslında ne büyük bir vebal altındayız acaba farkında mıyız? Çocuklarımızı cahil bırakmamak bizim elimizde, onları Arapçaya, dine teşvik etmek, hayırlı nesiller yetiştirmek bizim ellerimizde cahil olmayalım, cahil bırakmayalım…

         Selef-i salihte ilim yolcusu çocuklarına nasihat ederken, diğer bütün ilimlerin anahtarı olması sebebiyle Arap dili ve edebiyatına ihtimam göstermelerini tembih ederdi. Abdulmelik b. Abdilaziz b. Ebî Se­leme el-Mâcişûn anlatıyor: el-Münzir b. Abdillah el-Hızâmî'ye git­miştim. O sırada ben küçük denecek yaşta idim. Ben konuşunca, dil kaidelerine uygun bir şekilde sarf ettiğim düzgün ifadelerim onun dikkatini çekti ve bana:
“Sen kimsin? dedi. Ben de ona:
“Abdulmelik b. Abdilaziz b. Ebî Seleme'yim dedim. Bunun üzerine o bana:
“Sen hemen ilim tahsil et! Çünkü sende bunu yapabilecek altyapı var; dil problemin olmadığı için derhal tefsir, hadis ve fıkıh gibi temel İslami ilimlere başlayabilirsin, dedi.

         İlim tahsil etmek maksadıyla yollara düşen kimseye Allah Teâlâ cennete giden yolu gösterir. Melekler ilim yolcusunun halinden razı oldukları için kanatlarını onun ayakları altına sererler. Hele de bunu yapan küçücük çocuklarımız, ilim öğrenmeye çalışan minicik yüreklerse başımızın üstünde yerleri var.  


Hiç yorum yok:

Yorum Gönder