Ankara Kızılay'da arapça kursu eğitimi veren kurumun ait blog sitesi. - 0312 435 82 68
27 Mayıs 2017 Cumartesi
22 Mayıs 2017 Pazartesi
ARAPÇA NASIL BİR DİLDİR?
KUR'AN-I KERİMİN DİLİ ARAPÇA, NASIL BİR DİLDİR?
Kur’an, insanların kullandığı her konuşma gibi
seslerden oluşmaktadır. Sesler gırtlakta çıkar ve ağızda biçimlenir. Seslerin
çıkışlarına göre sıralanması yapılmaktadır. Sesler çıkış yerlerine göre
sıralandıkları gibi çıkış özelliklerine göre de sınıflanmaktadır. Böylece
sesler arasında çıkış ve özellikler bakımından bir akrabalık meydana
gelmektedir. Bu yakınlık seslerin birbirine dönüşmesine sebep olmaktadır. Gırtlaktan çıkan ses tek ses olduğu halde, ağızda
şekillenmesi çeşitlenmesine neden olmaktadır. Bu şekillenme değişik
topluluklarda değişik seslerin çıkmasına neden olmaktadır. Bazı topluluklar
birbirine yakın mahreçli sesleri ayırarak ayrı ses haline getirir ve ayrı mana
verirler. Bazı topluluklar ise o sesleri tek ses olarak kullanırlar. Böylece
farklı dillerin farklı ses takımları oluşur. Arapça ile Türkçe için de aynı şey
söz konusudur. Arapçada çıkan seslerle Türkçedeki sesleri de mukayese etmek
suretiyle Arapçadaki sesleri daha iyi anlama imkanı vardır.
Kur’an-ı Kerim dili olan
Arapçayı biraz incelemek istersek; aralarında sarf, nahiv, belağat ve edebiyat
ilimlerinin de yer aldığı Arap Dil biliminin, on iki ilimden oluştuğu, dil
bilimcileri tarafından ifade edilmiştir. Arapça hakkında bir bilgiye sahip
olmak istiyorsak aşağıdaki hususlar dikkate alınmalıdır:
1-
Kelimenin yapısından, fiil çekimlerinden vb. hususlardan bahseden sarf ilmi,
bu dili öğrenmeye başlayanlar için hayati bir önemi taşır.
2-
Kelimelerin cümle içindeki değişik kullanım şekillerinden dolayı uğradıkları
hareke değişikliklerini konu edinen nahiv ilmi ise, Arapça metinleri
doğru okuma ve anlamada vazgeçilmez bir disiplin niteliğindedir.
3-
Yüksek edebiyat olarak mütalaa edebileceğimiz söz sanatlarından bahseden belağat
ve edebiyat ilimleri de, Arap dili biliminde son merhale(seviye)yi
oluşturmaktadır.
Çünkü
her kültür, kendi diliyle öğrenilir. İslâm kültür ve medeniyeti de ancak bu
medeniyetin ortak dili olan Arapça ile öğrenilir. Dinî konularda halkımızı
aydınlatmakla görevli insanlar, her şeyden önce Arapça olan Kur’an ve Sünnet
gibi temel kaynakları bilmek zorundalardır. Bunları açıklama amacıyla yine
Arapça olarak yazılan, diğer eserlerin bilgilerine sahip olmak zorundalardır. Kur’an-ı
Kerim’de dahil olmak üzere okunan her Arapça bilgiyi doğru bir şekilde
anlayabilmek için Arapçayı iyi bilmek değil, çok iyi bilmek durumundadırlar.
Bu dili çok iyi bilmeyen bir din görevlisinin durumu; zorunlu
olan malzemeyi temin etmeden bina yapmaya kalkışan bir ustanın
durumuna benzer. Böyle bir ustanın sağlam ve güzel bir ev yapma imkânı olmadığı
gibi, Arapçayı iyi öğrenmeden yetkin bir din görevlisi olmak; sağlıklı
araştırma ve incelemede bulunmak da kanaatimizce imkânsız görünmektedir. Bu
bakımdan, yeni yetişmekte olan eğitmenlerin Arapça öğrenimine önem
vermeleri gerekmektedir.Geleneksel
din öğretiminde Arapça, âlet ilmi olarak değerlendirilmektedir. Ancak bu
kanaat, Arapçanın önemini azaltmamaktadır. Çünkü Arapça bir
vasıtadır. Ancak amaca ulaşmanın en önemli aracıdır. Amacın yüceliği, Arapçanın
da değerini yüceltir. Bundan dolayı, hâlisane bir niyetle, Kur’an’ı ve onunla
ilgili bilimleri anlamak için bu dili öğrenen bir mümin, nafile ibadet
yapmaktan daha fazla sevap kazanır. Ne var ki, sadece Arapça
öğrenmekle de iş bitmez. Arapçayı kullanarak söz konusu ilim dallarında da eğitim
görmek gerekmektedir.

18 Mayıs 2017 Perşembe
ŞEKER, SESSİZ BİR KATİLDİR
ŞEKERİN ZARARI FAYDASINDAN DAHA ÇOK
Günümüzde şeker hayatımızın bir parçası durumundadır
artık. Şekeri hayatımızın her safhasında bir şekilde kullanıyoruz. Çaya
kullanırız tatlıların olmazsa olmazıdır şeker. Bir gün içerisinde neredeyse bir
su bardağı şekeri mideye indiriyoruz. Ama şekerin vücudumuza birçok zararı
bulunmaktadır. Karaciğerden tutun beyne kadar her organa zararı dokunmaktadır.
Ama önce biraz faydalarından da bahsedelim.
ŞEKERİN FAYDALARI
1.Şekerin en büyük faydası bildiğimiz gibi psikolojik
açıdan gerçekleşmektedir. Şeker kişinin duygu dünyasını düzeltip, pozitif
düşünmesine yardımcı olur. Kadınların kendilerini mutsuz hissettiklerinde ilk
olarak şeker ya da çikolataya sarılmalarının en büyük nedeni budur. Gerçekten
mutluluk verir, insana kendini daha iyi hissettirir.
2.Kin duygusu yüksek olan insanların şeker tüketmeleri
durumunda kin duygusunun azaldığı görülmektedir.
3.Özellikle toz şekerle hazırlanacak olan cilt
maskelerinin ciltteki siyah noktaları ve akneleri yok ettiği bilinmektedir.
4.Şeker, kahvenin tazeliğini korumasını ve kokusunun ilk
günkü gibi kalmasını sağlar.
5.İçinde şeker bulunan meyvelerde uzun süre tazeliğini
korumakta ve besin değerini kaybetmemektedir.
ŞEKERİN ZARARLARI

1.Fazla şeker tüketimi kan şekerini çok çabuk
arttırmaktadır ve pankreas aşırı insülin salgılamaktadır. Buna “metabolik
sendrom” deniyor. İnsülin, şekeri düzenledikten sonra fazlasını yağ olarak
depoluyor. Kan şekerindeki ani düşüşse sürekli acıkma hissine ve yemeye yol
açıyor.
2.Diş çürümesi
başta olmak üzere obezite diyabet,kalp ve dolaşım hastalıkları,kanser,böbrek
taşları,hipertansiyon, felç, ülser, astım, romatizma, kronik yorgunluk sendromu
ve kemik erimesi gibi hastalıklara neden olduğu bilinmektedir.
3.Kan dolaşımıyla vücudun her tarafına taşınan şeker
özellikle göbek, kalçalar, göğüsler ve bacağın üst kısmında toplanıyor. Bu
bölgeler de dolduğunda, yağ asitleri kalp ve böbrek gibi aktif organlara
dağılıyor. Bu organlar gittikçe yavaşlıyor ve sonuçta dokuları bozularak yağa
dönüşüyor.
4.Bağışıklık sistemini zayıflatıyor ve hastalıklara karşı
dirençsiz bırakıyor.
5.Şeker vücudumuzun mineral dengesini bozar.
6.Çocuklarda hiperaktivite, dikkat bozukluğu, endişe
ve huysuzluğa neden olur.
7.Şeker kadınlarda daha büyük risk oluşturmak üzere,
kolon kanserine sebep olabilir.
8.Şeker gözlere zararlıdır.
9.Şeker alkol bağımlılığına neden olur.
10.Şeker Hipoglisemiye sebep olabilir.
11.Şeker kireçlenmeye neden olur.
12.Şeker astıma sebep olur.
13. Şeker damarlarda varise yol açabilir.
14.Şeker ciltte kuruma ve saç beyazlaşmasına yol açarak
yaşlanma sürecini hızlandırabilir.
15.Şeker safra taşı oluşmasına sebep olur.

16.Şeker apandisite yol açabilir.
17.Şeker kilo almaya ve şişmanlığa katkı sağlar.
18.Şeker büyüme hormonunu azaltarak büyümeyi yavaşlatır.
19.Şeker gıda alerjilerine sebep olur.
20.Şeker DNA yapısını bozabilir.
21.Şeker karaciğer hücrelerinin bölünmesine sebep
olabilir; bu da karaciğerin boyutlarını büyütür.
22.Şeker migren de dâhil olmak üzere birçok baş ağrısına
sebep olabilir.
23.Şeker beyin dalgalarını artırabilir; bu da beynin
düşünme kabiliyetini zayıflatır.
24.Şeker depresyona sebep olabilir.
25.Şeker hormonal dengesizliğe sebep olabilir
26.Şeker meme, yumurtalık, prostat ve rektum kanserine yol açabilir.
27. Şeker diş çürüklerini arttırır.
28. Şeker koroner kalp hastalığı riskini artırabilir.
29.Şeker mantar enfeksiyonlarına sebep olabilir.
30.Şeker Multipl Skleroz (MS) hastalığının belirtilerini
şiddetlendirebilir.
31.Şekerin dolaylı olarak hemoraide yol açtığı
görülmektedir.
32. Şeker osteoporoz oluşumuna katkıda bulunabilir.
33.Şeker insülin sensitivitesinde düşüşe sebep olabilir.
34. Şeker sistolik kan basıncını artırabilir.
35.Şeker hamilelikte kan zehirlenmesine yol açabilir.
36.Şeker diyabet oluşumuna katkıda bulunabilir.
37.Şeker çocuklarda egzama oluşumuna katkıda
bulunmaktadır.
38.Şeker katarakta neden olmaktadır.
39.Şeker karaciğerde yağ miktarını arttırır.
40.Şeker kabızlığa sebep olabilir.
41.Şeker enzimlerin işlevselliğini düşürür.
42.Şeker Alzheimer hastalığı riskini artırabilir.
43.Şeker miyopluğa sebep olabilir.
15 Mayıs 2017 Pazartesi
ÇOCUKLAR İÇİN ARAPÇA ÖĞRENME ÖNERİLERİ
ÇOCUKLAR İÇİN ARAPÇA ÖĞRENME ÖNERİLERİ
Arapça Eğitim Kaç Yaşında Başlamalıdır?
Hangi dil olduğu önemli
olmaksızın, dil eğitimi kesinlikle 3 yaşından önce başlamalıdır. Hele de bu
dilin Arapça olduğunu düşünürsek işimiz daha da kolaylaşır. Çünkü insan
fıtratının öğrenmeye en yatkın olduğu dil Arapçadır. Bu yüzden öğrenmek ve
öğretmek konusunda geç kalınmamalıdır. Genellikle bir dilin etkin bir şekilde
kullanımı 4 yaş itibariyle mümkün oluyor ancak 3 yaş öncesi çocuklar bir
yabancı dile ne kadar fazla maruz kalırlarsa bu dili konuşmaları o kadar kolay
oluyor. 0-3 yaş arasındaki bebekler bile ana dili dışında bir yabancı dile
maruz kalırsa “aynı anda öğrenme” denilen yöntem ile her iki dili de
öğrenebiliyor. Dolayısı ile doğumdan itibaren yabancı dil eğitimi, en azından
bebeği öğretilmek istenen dile maruz bırakarak, onunla konuşarak ve müzik
dinleterek başlatılabiliyor. Bebeklere söylenebilecek ya da dinletilecek Arapça
ninni bile onların bu dili hafızalarına kaydetmelerini sağlıyor.
Arapça eğitime bu
yaşlarda başlanmadı ise de geç kalınmış sayılmaz. Dil öğrenme yetkinliği
ilerleyen yaşlarda da devam ediyor. Örneğin, 5 yaşındaki çocuk yabancı dil
konuşulan bir anaokuluna gönderilirse, daha önce dil öğrenmeye başlayan
çocuklarla arasındaki farkı hızla kapatabiliyor.
Arapça Öğrenirken Aileler Çocuklara Nasıl Yardımcı Olabilir?
1. Yaşlara
göre şöyle farklı teknikler kullanılabilir; henüz konuşamayan bir bebeğe Arapça
konuşarak, müzik dinleterek ve
ninni söyleyerek eğitime başlanabilir.
2.
Kelimeleri söyleyen bir çocuğa ise her gün Arapça bir kelime öğretin.
Çocuğun yaşına göre geliştirdiği yetkinliklere göre seviye, eğlenceli yollarla
arttırılabilir.

4. Arapça
bir eğitim seti edinin. Arabada, evde nerede olursanız olun çocuğunuzun
öğrendiği kelimeleri sizinle birlikte tekrar etmesini sağlayın.
5. Arapça
dilinde hareketli, eğlenceli şarkılar dinletin. Arapça, gözlere hitap eden,
öğretirken eğlendiren çok keyifli Arapça çocuk şarkıları İnternet sitelerinde
mevcut, mutlaka bir göz atın, çocuklarınız dinlerken eşlik ederek şarkıları
beraber söyleyin.
6. 2-3 yaşındaki çocuklar duydukları sesleri
taklit etmeye bayılırlar ve göreceksiniz kısa zaman içinde o kelimeler
söylemeye başlayacaklar.
7.
Çocuğunuzun her yeni kelimeyi öğreniminde, o kelimenin Arapça'sını da
söyleyin. Örneğin çocuğunuz o gün ''elma'' kelimesini öğrendi, ona aynı günde
elmanın Arapçası olan 'tuffah' kelimesini de öğretin.
8. Basit
şeylerden başlayın. Alfabe, hayvanlar, renkler, eşyalar, hitaplar gibi. Bunu
yaparken çeşitli video paylaşım sitelerinden faydalanmanızı tavsiye ederim.
http://translate.google.com.tr/ adresinde Türkçe bir kelime yazın, Arapça
karşılığını sesli olarak birkaç kez tekrar edin. Örneğin ''köpek'' kelimesini
yazın, Arapçaya çevrilmiş ‘kelb’ kelimesini sesli olarak üst üste birkaç kez
çocuğunuza dinletin.
9. Yeni
bir kelime öğretirken tüm duyularını kullanabilirsiniz. Bu, öğrenilen kelimenin
çok daha kısa sürede öğrenilmesini ve çok daha kalıcı olmasını sağlar. Örneğin
çocuğunuza yoğurt yediriyorsunuz, o an ''yoğurt'' kelimesini öğretin. Ya da
''aslan'' kelimesini öğretiyorsunuz, bir oyuncak aslan, ya da İnternet tarayıcılarındaki görseller kısmından bir aslan resmi gösterin, yağmurlu bir
günde ''yağmur'' kelimesini öğretin ve bu kelimeyi tekrarlarken yağmur sesine
dikkat çekin.
10. Çocuğun dil öğreniminde
tekrarlar çok çok önemlidir. Bir çocuğun ana dilini öğrenmesini düşünün; başka
her hangi bir dil bilmediği için duyduğu sesleri gördüğü durumlarla
ilişkilendirerek hangi durumda ne söylendiğini anlar ve bunun zaman alması
doğaldır. Mesela ''gel'' kelimesi ile
''gelmek'' fiili arasındaki bağlantıyı kurması için bu kelime ve durumla defalarca
karşılaşmış olması gerekir. Henüz anadilini dahi konuşamayan bir çocuğun bir
yabancı dili öğrenirken de durumu aynıdır. Bir kelimeyi öğrettiğiniz zaman bunu
defalarca tekrarlayın. Bir gün önce çeviri programlarındaki sesli dinletme
sistemiyle öğrettiğiniz 2-3 yeni kelimeyi, bir sonraki gün tekrar hatırlatın,
sonra yeni kelimelere geçin.
11. Kelime oyunları oynayın.
Örneğin, daha önce Arapça'sını öğrettiğiniz hayvan oyuncakları odanın çeşitli
yerlerine koyun ve sırasıyla Arapça'sını da söyleyerek size getirmesini isteyin.
Oyun oynayarak öğrenmek çocukların en keyif aldığı şeydir.
12. Sosyalleşmek dil
öğrenirken oldukça önemli. Dil öğrenen başka çocuklar ve aileleriyle
çocuklarınızın öğrendiklerini paylaşabilecekleri sosyal ortamlarda görüşün ya
da bu şekilde sosyal ortamlar oluşturun.
13. Çocuğunuz yeni kelimeleri
öğrendikçe ufak kalıplara ve daha sonra da cümlelere geçin. Unutmayın bu zaman
alacak, hızlı bir sonuç beklemeyin.
11. Her şeyden önce, beklentilerinizi makul tutun. Her gün Arapça müzik dinleyerek ya da bir Arapça kelime öğrenerek çocuğunuz Arapça konuşmaya başlamayacak. Ancak ne kadar erken yaşta Arapçaya maruz kalırsa o kadar kolay bir şekilde ve güzel bir aksan ile zamanı geldiğinde Arapça konuşmaya başlayacaktır.
12. Sabırlı olun J
13. Peki, siz çocuğunuza
öğretmek istediğiniz yabancı dili bilmiyorsanız, bu öğretemeyeceğiniz anlamına
mı gelir? Kesinlikle hayır. Yukarıdaki öneriler arasında o dili bilmenizi
gerektirmeyecek olanları rahatlıkla uygulamaya başlayabilirsiniz.
4 Mayıs 2017 Perşembe
ARAPÇANIN ÇOCUKLAR İÇİN ÖNEMİ
بِسْــــــــــــــــــــــمِ اﷲِارَّحْمَنِ ارَّحِيم
ARAPÇANIN ÖNEMİNDE SAHABELERİN TUTUMU
Bildiğimiz
gibi, fertlerin ve toplumların maddi ve manevi her alanda yükselip
ilerlemelerini temin eden unsurların başında ilim ve Arapçayı öğrenmek gelmektedir. En keskin silah ilim
en keskin dil Arapçadır. Bu sebeple dinimiz ilme ve Arapçaya, okumaya ve
öğrenmeye büyük değer vermiş; ilim tahsilini her Müslümana farz kılmıştır.
Kulları içinde Allah'tan gerektiği şekilde ilim
sahipleri korkar!" gibi ayetlerle ilim sahiplerini diğer insanlardan
ayırıp yükseltmiştir. Günümüzde Arapça olmadan edinilen ilim yetersizdir. "Velâ
tekün minelcâhilîn!" (Sakın
câhillerden olma!), "Ve
a'rid anilcâhilîn!" (Câhillerden
yüz çevir!) manasındaki pek çok ayette cehaleti ve bilgisizliği
kötülemiştir. Kur'ân-ı Kerîm'e göre her
türlü kötülüğün, batıl inanç ve sapık düşüncelerin, hatta şirkin ve küfrün
gerçek sebebi cehalettir. Arapça denizinde yüzüp cahil kalmak imkansızdır.

-Hz. Ömer bir gün ok atışı yapan bir grup
çocuğa rastlamıştı. Çocuklardan birisi konuşma esnasında "Ya
Emîra'l-Mü'minin! Innenâ Kavmun Müteallimîn" diyerek cümlenin son
kelimesinde gramer hatası yapmıştı. Hâlbuki kelimenin telaffuzu
"müteallimûn" şeklinde olmalıydı. Bu hata üzerine Hz. Ömer hemen
öfkelenmiş ve şöyle demişti: "Vallahi sizin ok atışında yaptığınız bir
yanlışlık benim yanımda dilinizde yaptığınız bir hatadan daha sevimli ve daha
hafiftir." Müslüman çocukların bu tür dil bilgisi eksikliğinden
kaynaklanan hataları çoğalınca, Hz. Ali (r.a.) bu problemin üzerinde durdu. O,
bu hataların büyümesinden endişe ettiği için derhal alimlerden dil kaidelerini sistemleştirmelerini ve bunları çocuklara öğretmelerini istedi.
Ebu'l-Esved
ed-Düelî'ye birgün kızı "Gökyüzü ne kadar güzel" manasında "Mâ
Ahsene es-Semâ" diyeceği yerde, yanlışlıkla "Gökyüzünün en güzel
varlığı nedir?" anlamına gelen "Mâ Ahsenu's-Semâ?" demişti. Bu
soruya babası:
“Yıldızlarıdır, cevabını verince kızı şöyle dedi:
"Ben bunu kastetmemiştim. Ben, gökyüzündeki varlıkları değil, ona duyduğum hayranlığı kastetmiştim." dedi. Genç nesilde bu tür dil hatalarını gören Ebu'l-Esved, halife Hz. Ali'ye giderek durumu bildirmişti. Bunun üzerine Hz. Ali, Ebu'l-Esved’e yazı malzemeleri vererek ondan Arapça gramer bilgilerini sistematik hale getirmesini istedi.
“Yıldızlarıdır, cevabını verince kızı şöyle dedi:
"Ben bunu kastetmemiştim. Ben, gökyüzündeki varlıkları değil, ona duyduğum hayranlığı kastetmiştim." dedi. Genç nesilde bu tür dil hatalarını gören Ebu'l-Esved, halife Hz. Ali'ye giderek durumu bildirmişti. Bunun üzerine Hz. Ali, Ebu'l-Esved’e yazı malzemeleri vererek ondan Arapça gramer bilgilerini sistematik hale getirmesini istedi.
Görüyorsunuz konuşma dilinde bile
küçücük hatalar bu kadar büyük anlam değişikliği yapıyorken acaba Arapça
eğitimi almamış çocuklarımız nasıl okuyor Kur-an’ı … Ne tür anlam
değişiklikleri yapıyorlar, belki de ayetlerin anlamlarını değiştiriyorlar bunu
hiç düşündünüz mü? Aslında ne büyük bir vebal altındayız acaba farkında mıyız? Çocuklarımızı
cahil bırakmamak bizim elimizde, onları Arapçaya, dine teşvik etmek, hayırlı
nesiller yetiştirmek bizim ellerimizde cahil olmayalım, cahil bırakmayalım…
Selef-i salihte ilim yolcusu çocuklarına nasihat ederken, diğer bütün ilimlerin anahtarı olması sebebiyle Arap dili ve edebiyatına ihtimam göstermelerini tembih ederdi. Abdulmelik b. Abdilaziz b. Ebî Seleme el-Mâcişûn anlatıyor: el-Münzir b. Abdillah el-Hızâmî'ye gitmiştim. O sırada ben küçük denecek yaşta idim. Ben konuşunca, dil kaidelerine uygun bir şekilde sarf ettiğim düzgün ifadelerim onun dikkatini çekti ve bana:
“Sen kimsin? dedi. Ben de ona:
“Abdulmelik b. Abdilaziz b. Ebî Seleme'yim dedim. Bunun üzerine o bana:
“Sen hemen ilim tahsil et! Çünkü sende bunu yapabilecek altyapı var; dil problemin olmadığı için derhal tefsir, hadis ve fıkıh gibi temel İslami ilimlere başlayabilirsin, dedi.
Selef-i salihte ilim yolcusu çocuklarına nasihat ederken, diğer bütün ilimlerin anahtarı olması sebebiyle Arap dili ve edebiyatına ihtimam göstermelerini tembih ederdi. Abdulmelik b. Abdilaziz b. Ebî Seleme el-Mâcişûn anlatıyor: el-Münzir b. Abdillah el-Hızâmî'ye gitmiştim. O sırada ben küçük denecek yaşta idim. Ben konuşunca, dil kaidelerine uygun bir şekilde sarf ettiğim düzgün ifadelerim onun dikkatini çekti ve bana:
“Sen kimsin? dedi. Ben de ona:
“Abdulmelik b. Abdilaziz b. Ebî Seleme'yim dedim. Bunun üzerine o bana:
“Sen hemen ilim tahsil et! Çünkü sende bunu yapabilecek altyapı var; dil problemin olmadığı için derhal tefsir, hadis ve fıkıh gibi temel İslami ilimlere başlayabilirsin, dedi.
İlim tahsil etmek maksadıyla yollara düşen kimseye Allah Teâlâ cennete
giden yolu gösterir. Melekler ilim yolcusunun halinden razı oldukları için
kanatlarını onun ayakları altına sererler. Hele de bunu yapan küçücük çocuklarımız, ilim öğrenmeye çalışan minicik yüreklerse başımızın üstünde
yerleri var.
29 Nisan 2017 Cumartesi
PEYGAMBER EFENDİMİZİN ARAPÇAYA VERDİĞİ ÖNEM
بِسْــــــــــــــــــــــمِ
اﷲِارَّحْمَنِ ارَّحِيم
“Her çocuk, İslâm fıtratı üzerine doğar. Sonra
babaları ve anneleri onları Yahudi, Hıristiyan ve Putperest yaparlar.” hadisi şerifinde bildirildiği üzere çocuk,
öğrendiği ile şekillenir. Yine Peygamber Efendimizin (s.a.v) “Çocuklarınıza
gereken ikramı yapın ve onların terbiyelerini de güzel yapın.” Sözü de
bunu destekler. Bu ahir zamanda, çocuklarımızı güzel ahlak üzerine
yetiştirmek, anne baba olarak üzerimize düşen en önemli görevdir. Dinimizdeki en
güzel ahlakta Peygamberimiz (s.a.v)’in edindiği Kur’an-ı Kerim ahlakıdır. Ondan
nasiplenmekte Arapça dilinden geçer. Unutmayalım ki bir hadis-i şerifte “Hiç
bir ana-baba evlâdına iyi bir eğitimden, iyi bir ahlâktan daha değerli miras
bırakmış olmaz.” denilmiştir. Çok geç olmadan içinde bulunduğumuz
mesuliyetin farkına varmalıyız.
.

Liva ailesi olarak sizi cennete
çıkaran yolda arkadaşlık etmek için gönüllü olduk. Sadece Arapçayı öğretmekle
kalmayıp, pratik Arapça derslerimizle destekleyip donanımızı
harikalaştırıyoruz. Dilimizi, vücut dili yalanlarsa sözün etkisi kalmaz. Bu sebeple
uygun vücut dilini kullanmak, sözlerimizin karşımızdakine istenilen etkiyi
meydana getirebilmesi için uygun ve etkili konuşma metotları seçmek zorundayız.
Liva’da kalpten çıkan söz kalbe gider. Ağızdan dökülen söz kulağı aşmaz.
Arapça
ile göze bakıp gönüllere hitap ediyoruz. Kapımız herkese açıktır.
26 Nisan 2017 Çarşamba
ÇOCUKLARDA ERKEN DİL ÖĞRENİMİ
ÇOCUKLARIMIZA İKİNCİ BİR DİL ÖĞRETMEKTE GEÇ KALMAYALIM

Erken yaşta değişik diller
öğrenmek, çocuğun zeka kapasitesini de geliştirir. Ayrıca çocuk gelişim
uzmanları, değişik diller öğrenmenin çocuğun matematiksel ve bilimsel
kabiliyetini geliştirmesinde yardımı olduğunu da kanıtlamıştır.
ERKEN YAŞTA BAŞLAMANIN
AVANTAJLARI
* Ne kadar erken yaşta
başlanırsa, öğrenme o kadar kolay, kalıcı ve doğal olur.
* Çocuk, dil öğrenmekten
zevk alır.
* Çocuk ne kadar küçükse,
o dilin gramer ve telaffuzuna ana dili gibi hâkim olması o kadar kolaylaşır.
* Araştırmalar; çok dil
konuşan insanların beyinlerinde, tek dil konuşan insanlardan daha fazla sinir
hücresi kullanıldığını, bunun da doğal bir şekilde beyin faaliyetlerini
artırdığını gösteriyor.
*Küçük yaşta ikinci bir
dil öğrenmek, çocuğun beynindeki duygusal bölge ve zekâya giden yolları
geliştirir.
ÖMÜR BOYU UNUTULMUYOR
İnsanın ana dilini
öğrenmesi; okumak ve yazmak yoluyla değil, nesneleri kavramak, ifade etmek ve
konuşmak yoluyla gerçekleştirilebilir. Bu nedenle çocuklara uygulanacak
yöntemde; kelime dağarcığını geliştirmeye yönelik oyunlar, şarkılar
ve müzik kullanılmalı. Düşünün, çocukların öğrenme kabiliyeti daha üç
aylıkken başlıyor. Yani yabancı dil öğrenmenin başladığı o dönemde eğitim
gerekiyor. Gelin çocuklarımıza dil öğretmekte geç kalmayalım. Unutmayın
çocukların beynine kaydedilen kelimeler ömür boyu orada kalıyor.
Kaydol:
Kayıtlar (Atom)